Gülüşlerin bayat ve yarı kokuşmuş, acılar taze mi taze.. İnadına gülmek istiyorsun olmuyor, ne susa biliyorsun, nede konuşabiliyorsun..
İçinde sıkışıp kalmış, kopmak üzere bir fırtına var. Kopamıyor işte, o fırtınalar kopamıyor. Sessiz çığlıklarıma sağırsın be kadın,sağırsın.
Seni sevmediğimi söylüyorum kendime.. İnandıramıyorum, içimdeki çocuğu. Anne gibisin sen, huzurdan ibaret bir sesin, sesimde olsun istiyorum
Ben sana temsil ediyorum, teslimiyetimi.. Senin yuvan benim yüreğim be kadın, burnumda ocağının yanan tütsüsü.
Ellerim kireç,örerken sana gelinen kapıları. Sıvadım yüreğime,yanlışlıkla yüreğini. Bilinmeden düştüğüm bir yolsun benim. Ruhuma işliyorsun
Bilirim bilmezler, seni nasıl sevdiğimi.. Gerçi bende bilmiyorum bunu. Nasıl severim.. Nasıl sarılırım yokluğuna. Nasıl? Adın neydi sahi..
Yıldız tozlarından, minare yaptım senin kutsallığına.. Aşkına putperest oldum be kadın. Seviyor muyum seni, tapıyor muyum. Bilinmezliğimsin.
Düşüncelerim reva mıydı, düşünülürlüğüne.. Asmaya götürseler beni, üzüm diye gitmem, gülüşünün sarhoşluğundan.. İçimde yaşıyorsun..
Canımda bir parçasın.. Bütün olamadığım, paramparça olduğum sesinde uyut beni.. Can'parem.. Pare pare olduğum canımsın benim..
Ferhamun..





