26 Ekim 2016 Çarşamba

Sen ve Ötesi..

Bir ölüden farksız bir farklılık, kimyon katılmış turşu gibi anlamsız solumak, kollarımda sen olmayınca. Ne işe yarar ki cigerlerim, kokunu alamıyorsa?
İsyanımı perçinleyen zaman, zamansız gelen isyanıma da isyanım.
Göçük altında kalmış umutlar biriktiriyorum, ölüp ölüp, ölmek için dirilen.
Neticesinde kaç küp şeker yiyebilir ki karıncalar? Veya sana sarılmanın imkanı var mı? Tatlı olan ne varsa, ağzımda bıraktığı tadı, acıdan şerbetlenmiş kadayıf kıvamına getirecek sözlerin neden yok ? Yaptığım birikimler, yavaş yavaş ama hepten yok ediyor beni. Biriktirdikçe hasreti dağ oluyor, okyanuslar aşamıyor neticesinde, neticesiz bir neticenin, ne netice vereceğini tasarlıyor ruhum.
Kayıplar verdiğimiz umutları tazeliyor, umutsuzluklar..
Elimizde patlamış bir bomba gibi mutluluk, hasadını sensiz veren hiçbir mevsim görmedim iklimimde. Seni sevmek sakıncalı bir şey, kış mevsiminde karpuz olmak, yaz mevsiminde buz olmak gibi bir şey.  Her şeyin ötesiden yok olmayı bile var olmak saymak gibi bir şey, seni sevmek hiçlikte var olmak gibi muazzam bir şey..

                                                                                                         


Ferhamun..

1 Mayıs 2016 Pazar

Gitmeye Gidememek..

Vedalar acıdır, insanın içinden bir parça kopar gibi acı verir insana.
Vedalar acıdır, bir parçan kalır hep gidemezsin. Vedalar öldürür hayalleri.
Olmadık yerde bir damla düşer içine, sonra yağmurlar yağar gözlerine..
İçinde bulutsuz yağan yağmurların, öpmesini beklerken yüreğini, her gün biraz daha boğmak adına seller oluşturduğuna şahit olursun. İçinden çıkamazsın içindeki taşkınların, göz yaşlarına boğulsan da öldürmez boğulmalar seni..
Yarım yamalak bırakılmış bir kalpte, iki kişi yaşatmak istersin..
Düşüncelerinin Araf'ında tutacak ne bir dalın, ne bir sözün kalmıştır.
Bir girdap gibi çeker içindeki yalnızlık, boşluğuna dünyaları koysan dolmayacak bir boşluğa gebe kalır hayallerin. Beni neden sevmedin diye bağırmak istemek yerine, özlediğini susarsın seni anlamayan duymazlıklara..
Çıkışı yok, kaçışı yok, bir oluru yok bu bitişlerin..
Canından can gider, sen canım dediğinden gidemezsin..
Yaşatmaz hatta öldürmez, ağlatmaz ve güldürmez bir hiçliğin içinde var olmak..
Hiçliğin içinde olmak, hiçliğin içinde hiç olamamak ve seninle var olmak kadar hiçleştim.
Anladım belki sonunda yaşama karşı duruşumun, içimde sen olduğun sürece ölüm olduğunu; Ama sensiz yaşamayı göze alamayacak kadar seviyorum işte..

Özlemim, vuslatım, parçalanmış hayallerimsin Ramses..


@Ferhamun

8 Mart 2016 Salı

Can Çekişen Duygular..

İçimdeki kalabalıkların, cinnetine sürgün bir yalnızlık..
Yalnızlığın sessizlikle buluştuğu her gece, hece hece yutuyorum adını..
Perçeminde göz bebeklerini öptüğüm çiçekler saklıyorum..
İçinde yalın ayak yürüdüğüm hayallerimi yıktın sen.
Kendimi kaybettiğim sende; Huzur bulmak için, seni aradığım doğrudur her duvarda.
Beni yalnızlığa gömdüğünde, ölmedim ben..
Kendini içimde unutmuşsun, ben içimi sende unutmuşken.
Bir yudum suya minnet eden çöl gibi sevmişim seni; Anlıyorum, çağır çağır yanarken yokluğuna..
Nerede eşkal'ini görsem, yutarım sana söylenmeye hazır bütün küfürleri..
Her yerde görüyorum seni ben, sen olmayan insanlarda, sen olmayan duvarlarda, taşında toprağında görüyorum seni..
İçimde aşkının kamburu, kan grubu sen olan damarlarımda dolu, gitme diyemedim madem, gel desem de duymayacaksın, böyle pervasızca çekip gitmişken.

@Ferhamun









23 Ocak 2016 Cumartesi

Bensizlikti Sensizlik.

Saatlerce saate baktığınız, ve saatin hiç geçmediği günler oldu mu hayatınızda.. 
Gözlerinizde bir sıcaklığın belirdiği, kalbinizin ağrıdığı? Gülüşlerinizin boğulduğu, hayallerinizin cenin büyüklüğünde öldüğü günler.. 
Prangalanmış duygular içinde susarak sevdiğiniz günler oldu mu? İçinizde bir umudun yaşamak adına, her gün biraz daha küçüldüğü günler.. Her adımda ölüme yürüdüğünüz, yaşamaya sırt çevirdiğiniz oldu mu? Anne sıcaklığında çocuk olan düşüncelerin, düştüğü yerden kalkamadığı, düşüncelerin yaşlanıp öldüğü oldu mu, hissizler mezarında hayat vermesi için, hislerinize; Bir ölü sevdiniz mi hiç? Kokarken adım başı içinizde ölenler, yaşatmaya çalışırken, öldünüz mü defalarca? Sıradan bir sıradanlık içinden, içinizi söküp atmak için, içinizin geçtiği oldu mu? Ağlarken gözyaşlarına, gözyaşlarının ağladığı oldu mu? Peki ya; Binlerce kere ölüp, bir kere bile dirilemediğiniz düşüncelerde, düşüncesizce nefessizlikten boğuldunuz oldu mu? Nefes saydıklarınız tarafından boğuldunuz.. Gözlerinizin gözlerinizi aradığına şahit oldunuz mu? Acılar içinde hep ham olup, sürekli pişirildiğiniz? Sevdiniz mi? Yüreğinizi sökercesine, dişlerinizi dökercesine.. Gözlerinizden kan akarcasına sevdiniz mi? Bir umuttur deyip, sakladınız mı? Sakladınız mı hiç son nefesinizi? Dokunmak isteyip, hiç dokunamadığınız birinin, çöl yağmurlarını gözlerinizde hissettiniz mi? İçiniz çöl oldu mu? Tuzlu tuzlu ağlayıp gözlerinizin yandığı, gözlerinizi kapatıp, gözlerinizi açamadığınız dakikalarda bile bir hayalin hayalini kurdunuz mu? Savruluyorum, ve nereye savrulduğum hakkında tek bir fikrim bile yok.. Seni içimde bir acı gibi büyütüyorum..